” Vicdanlar tutsak alınamaz Volkan Sevinç özgürleşiyor ” yazılı pankartın açıldığı eylemde ” Reddet , Diren , Hayır De , Askere Gitme ! ” , ” Öldürmeyeceğiz , Ölmeyeceğiz , Kardeş Kanı Dökmeyeceğiz ” , ” Enver Aydemir Vicdanımızdır ” ,” Biz Ordu’ya Sadece Fındığa Gideriz ” , ” Paşaların Tankları , Yıldıramaz Halkları ” , ” Barış İçin Vicdani Ret ” , ” Gözaltılar , Tutuklamalar , Baskılar Bizi Yıldıramaz ” , ” Volkan Sevinç Vicdanımızdır ” sloganları atıldı. Basın açıklamasına İstanbul Ahali , LAF , SGD , DÖH , Anti-Militaristler , Savaş Karşıtları ve Vicdani Redciler katıldı.
Eylemde okunan basın metni aşağıdadır ;
BASINA VE KAMUOYUNA
İki gün önce, altı ocak günü 23 kişi gözaltına alındı. Bu size ilginç gelmedi değil mi! Zira bu ülkede her gün onlarca insan çeşitli bahanelerle gözaltına alınıyor. Olağanlaşan bu durum yine olağan seyriyle sürerken 23’kişiden 1 kişi bahanenin günah keçisi edilerek tutuklanıyor. İşte bu seferki günah keçisi de Volkan Sevinç oldu. Volkan Sevinç düşledikleriyle ve eyledikleriyle bu çarka çomak sokuyor. Ve bu zalim dünya düzenini yıkmak, paylaşma ve dayanışmayla dolu otoritenin olmadığı bir dünyayı yaratmak istiyor. Çünkü o bir Anarşist. Ve şimdi “O” Ankara 2 No’lu F tipi Cezaevinde tutuklu bulunuyor.
Devlet bunu yapar. Devlet iktidarını sarsanları, coplar, gazlar, gözaltına alır, işkence yapar, tutuklar, savaştırır, öldürür. Bu devlet de yıllardır, yaşadığımız topraklarda bunları yapıyor. Greve giden Tekel işçilerini copladı, gazladı, gözaltına aldı; “TSK’nın askeri olmayacağını” bildiren Enver Aydemir’e işkence etti, tutukladı, bir halka tanklarıyla tüfekleriyle, bombalarıyla füzeleriyle saldırdı köylerini yaktı, boşalttı, siyasi gazete satan Engin Ceber’i, kırsalda oyun oynayan Ceylan Önkol’u öldürdü ve öldürüyor.
Hepimiz bunları biliyoruz. Bildiğimiz halde, susuyoruz, susturuluyoruz. Enver susmadı. Enver susmazken, dün Ankara’da ona destek olanlar gözaltına alınarak, Volkan ise tutuklanarak susturulmak isteniyor. Bugün Enver’in ve Volkan’ın yanında olan bizler de bu yolla susturulmaya sindirilmeye çalışılıyoruz. 26 Aralık 2009 tarihinde yapılan basın açıklaması sonrasında Halil Savda ve Fatih Tezcan’a, 07 Ocak 2010 tarihinde yaptığımız basın açıklaması sonrasında ise alandan ayrılan basın açıklamasını okuyan Çiğdem Bayrak’a keyfi kimlik sorgusu yapıldı. Bu keyfi kimlik sorgularının hepsinde ise gözaltına alma teşebbüsünde bulunuldu. Bu uygulamalarınız, dayağınız, işkenceleriniz yalnız bedenimizi yaralayabilir. Yüreğini yaraladığınız insanların öfkesi, bedenlerdeki yarayı görünmez kılar. Ve kelepçelerinizi yalnız bileklerimize takabilirsiniz; zihnimizi, vicdanımızı tutsak edemezsiniz. Çünkü bizler sadece vicdanının sesini dinleyip “REDDEDENLER” değil; bu savaşı yaşayan koca bir halkız. Susmayacağız, “REDDETMEK” için buradayız. Vicdanları susturamaz, bizleri yıldıramazsınız
VİCDANİ RET TUTSAKLARINA ÖZGÜRLÜK İNİSİYATİFİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder